VELAYET, KİŞİSEL İLİŞKİ, NAFAKA DAVALARI
Av.Arb. Ünzile KURU
VELAYET, KİŞİSEL İLİŞKİ, NAFAKA DAVALARI
A) VELAYET
1- Genel olarak
-Ana Baba evli ise
-Ana Baba evli değil ise
-Boşanmada Velayet
- Boşanmada Geçici Velayet/ Tedbiren Velayet/ Kişisel İlişki
-Ortak Velayet
2- Velayetin kapsamı
3- Çocuğun Korunması
-Velayetin Kaldırılması
-Velayetin Değiştirilmesi
4- Çocuk Malları
B) ÇOCUK İLE KİŞİSEL İLİŞKİ
- Ana ve baba ile
- Üçüncü kişiler ile
- Yetki
- Boşanma Davasında Kişisel İlişki Tesisi
C) NAFAKA
-Çocukların bakım ve eğitim giderlerini karşılama
- İştirak Nafakası
- Tedbir Nafakası
- Geçici önlemler
- Nafakanın Artırılması Veya Azaltılması
- Yardım Nafakası, İştirak nafakasından farkı
A) VELAYET
1- Genel olarak
I. Koşullar
Madde 335 – “Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velayeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz.
Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar.”
II. Ana ve baba evli ise
Madde 336 – “Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar.
Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hakim, velayeti eşlerden birine verebilir.
Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir.”
III. Ana ve baba evli değilse
Madde 337 – “Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.
Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.”
IV. Üvey çocuklar
Madde 338 – “Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler.
Kendi çocuğu üzerinde velayeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı olur; durum ve koşullar zorunlu kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu temsil eder.”
«Boşanmada velayet TMK Md. 182 – “ Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 30.11.2021 RG NO: 31675 KANUN NO: 7343/37)
Mahkeme, kararında kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayetin değiştirilebileceğini ihtar eder.
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
Hakim, istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”
Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Eş söyleyişle, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır.
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/6876,Karar: 2016/8088,Karar T: 20.04.2016 «ÖZET: Velayet kamu düzenine ilişkin olduğundan, müşterek çocuk ...'in mahkemece bizzat yeniden dinlenilmesi ile 4787 sayılı kanunun 5. maddesi uyarınca görevlendirilecek uzman veya uzmanlar vasıtasıyla babanın ekonomik ve sosyal durumu ile çocuğa bakım olanakları konusunda inceleme yapılması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, gerçekleşecek sonucuna göre ...'in velayetinin düzenlenmesi gerekir.
T.C. YARGITAY 18.Hukuk Dairesi,Esas:2014/15381,Karar:2014/13475,Karar T:29.09.2014 “ÖZET: Vesayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkin olup, aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmasıdır. Mahkemece yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler de dikkate alınarak velayet durumunun araştırılması, sağ ve ergin olduğu anlaşılan anneden küçüğün velayetinin kaldırılmasına ilişkin bir karar bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, bu yönde açılmış bir dava varsa sonucunun beklenmesi, oluşacak sonuca göre vesayet konusunun değerlendirilmesi gerekirken, bu incelemelere girilmeksizin eksik incelemeyle küçüğün vesayet altına alınmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Sinerji
T.C. YARGITAY 18.Hukuk Dairesi,Esas: 2014/1543,Karar: 2014/8374,Karar T: 06.05.2014 ÖZET: Kısıtlanıp velayet altında bırakılmasına karar verilen ergin çocuklar ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda velayet hükümleri uygulanacağından, görevli mahkeme aile mahkemesidir. Açıklanan bu nedenle davaya bakmakla aile mahkemesi görevli olacağından mahkemece tüm delillerin toplanarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir. Sinerji
T.C. YARGITAY 18.Hukuk Dairesi,Esas: 2013/2301,Karar: 2013/5533,Karar T: 04.04.2013 ÖZET: Velayet hakkındaki hükümler kamu düzenine ilişkin olup, aslolan ergin olmayan çocukların velayet altında bulunmasıdır. Bu nedenle sağ olan babaya ihbarda bulunulması, velayete talip olduğunu açıklaması halinde bu konuda aile mahkemesinde dava açması için süre verilmesi, dava açıldığı takdirde velayet hakkındaki davanın sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, aksi yönde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunmuştur.Sinerji
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas:2016/11108,Karar:2016/12572,Karar T:28.06.2016 ÖZET: idrak çağında bulunan çocuğun kişisel ilişki konusundaki görüşü de bizzat alınarak ve toplanan diğer delillerle hep birlikle değerlendirilerek, kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken; bu hususta eksik incelemeyle hüküm tesisi hükmün bozulmasını gerektirmiştir. (Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi m. 3, 6) (5395 S. K. m. 4) (4721 S. K. m. 34, 339, 346) (4787 S. K. m. 5)
Boşanmada Geçici Velayet/ Tedbiren Velayet/ Kişisel İlişki
TMK 185/2-3 md.“Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler.
Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.”
TMK 186/3md.“Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.”, TMK md.169“Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır.”,
TMK md.182 “Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır…”
Ortak velayet
ÖMER UĞUR GENÇCAN: “«Aile Mahkemelerinde Ortak Velayet İLKELERİ
1- Evliliğin boşanmayla sonlanması halinde ortak velayet ASIL olup velayetin eşlerden birine verilmesi İSTİSNA olandı...r.
2- Ortak velayet GÖNÜLLÜLÜK esasına dayalıdır. Velayetin eşlerden BİRİNE VERİLMESİ istemi varsa çekişmelere neden olacağı için ortak velayet düzenlemesi yapılmamalıdır.
3- Aile mahkemesince ortak velayet konusunda idrak çağındaki çocuğun GÖRÜŞÜ alınmalı gerekirse uzman görüşüne başvurulmalıdır.
4- Çocuğun giderlerine taraflar kural olarak eşit şekilde katılırlar. Talep halinde her bir eşin yapacağı katkı miktarı mahkemece belirlenir.
5- Kişisel ilişki konusunda tarafların ve idrak çağındaki çocuğun görüşü alınıp gerekiyorsa uzman görüşü de alınarak bir karar verilmelidir.
6- Tarafların ortak velayet talebi çocuğun güvenliği ve üstün yararına AYKIRI ise velayet eşlerden birine verilmeli, her ikisi de elverişli değilse vasi atanması için vesayet makamına ihbarda bulunulmalıdır.»
ÖMER UĞUR GENÇCAN: "ORTAK VELAYET" ARTIK MÜMKÜNDÜR !!!
GEREKÇE
1- Türkiye Cumhuriyeti adına 14 Mart 1985 tarihinde imzalanan “11 No’lu Protokol ile
Değişik İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’ye Ek 7 No’lu
Protokol”ün onaylanması 25 Mart 2016 Tarihli ve 29664 Sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan 6684 sayılı kanunla uygun bulunmuştur.
2- Ek 7 No’lu Protokol”ün 5. maddesi hükmüne göre "Eşler evliliğin SONA ERMESİ durumunda, ÇOCUKLARI ile ilişkilerinde medeni haklar ve sorumluluklardan EŞİT ŞEKİLDE yararlanırlar."
3- Çocuğun GÜVENLİĞİNE ve ÜSTÜN YARARINA AYKIRI olduğuna dair dava dosyasında yeterli OLGU ve DELİL bulunmadığı anlaşıldığı takdirde velayetin ana ve babaya ORTAK VERİLMESİ artık mümkündür.
NOT:
1- Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar "KANUN" hükmündedir. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda
FARKLI HÜKÜMLER içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası "ANDLAŞMA" hükümlerine göre karar verilmesi ZORUNLUDUR. (TCA m. 90)
2- 6684 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi ile ORTAK VELAYETİ engelleyen 4721 sayılı Kanun hükümleri ÖRTÜLÜ OLARAK ortadan kaldırılmıştır.
3- Bu yorum TARAFIMA ait olup Yargıtay'a kanunun yürürlüğünden sonra intikal eden bir çekişme bulunmadığından EMSAL KARAR henüz yoktur.
4- Toplumda kanayan bir yaraya ÇÖZÜM getiren TBMM üyelerine teşekkür ederim
5- Ortak velayet hükümlerini uygulayacak olan AİLE MAHKEMELERİNDEN ve BÖLGE ADLİYE
MAHKEMELERİNDEN gelen çok miktarda soruya yanıt olarak KİŞİSEL GÖRÜŞÜMÜ ifade ediyorum.
6- Kuşkusuz ki TÜRK MAHKEMELERİ düşüncem ile bağlı olmayıp farklı uygulama yapmakta BAĞIMSIZDIRLAR.”
2- Velayetin Kapsamı
I. Genel olarak
Madde 339 – “Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar.
Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür.
Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar.
Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terkedemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz. Çocuğun adını ana ve babası koyar.”
II. Eğitim
Madde 340 – “Ana ve baba, çocuğu olanaklarına göre eğitirler ve onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimini sağlar ve korurlar.
Ana ve baba çocuğa, özellikle bedensel ve zihinsel (DEĞİŞİK İBARE RGT: 03.05.2013 RG NO: 28636 KANUN NO: 6462/1) (KOD 1) engelli olanlara, yetenek ve eğilimlerine uygun düşecek ölçüde, genel ve mesleki bir eğitim sağlarlar.”
III. Dini eğitim
Madde 341 – “Çocuğun dini eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir. Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir.
Ergin, dinini seçmekte özgürdür.”
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2015/11374,Karar: 2015/12897,Karar T: 17.06.2015 «ÖZET: Velayet hakkı kendisinde bulunan eşin velayet hakkını kullanmasının doğal sonucu olarak ortak çocuğu yurt dışına çıkarmasının boşandığı eşinin muvafakatına bağlı bulunmadığı gibi çocuğun velayeti annede olup, babanın "oluru" olmaksızın çocuğun götürüleceği ülke makamlarının "giriş vizesi" vermediğine ilişkin bir belgenin sunulmamış olmasına göre, isteğin reddine karar verilmesi gerekirken, aksi şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Hüküm bozulmuştur.
IV. Çocuğun temsil edilmesi
Madde 342 – “Ana ve baba, velayetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler.
İyiniyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler.
Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümler velayetteki temsilde de uygulanır.”
V. Çocuğun fiil ehliyeti
Madde 343 – “Velayet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibidir.
Çocuk, borçlarından ana ve babanın çocuk malları üzerindeki haklarına bakılmaksızın kendi malvarlığı ile sorumludur.”
VI. Çocuğun aileyi temsil etmesi
Madde 344 – “Velayet altındaki çocuk, ayırt etme gücüne sahip ise ana ve babanın rızasıyla aile adına hukuki işlemler yapabilir; bu işlemlerden dolayı ana ve baba borç altına girer.”
VII. Çocuk ile ana ve baba arasındaki hukuki işlemler /
Madde 345 – “Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hakimin onayına bağlıdır.”
3- Çocuğun Korunması
I. Koruma önlemler
Madde 346 – “Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hakim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır.”
II. Çocukların yerleştirilmesi
Madde 347 – “Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk edilmiş halde kalırsa hakim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya bir kuruma yerleştirebilir.
Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine göre başka çare de kalmamışsa, ana ve baba veya çocuğun istemi üzerine hakim aynı önlemleri alabilir.
Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu önlemlerin gerektirdiği giderler Devletçe karşılanır.
Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.”
Velayetin değiştirilmesi/ kaldırılması
1. Genel olarak
Madde 348 – “Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hakim aşağıdaki hallerde velayetin kaldırılmasına karar verir: (DEĞİŞİK BENT RGT: 07.07.2005 RG NO: 25868 KANUN NO: 5378/38) (KOD 1)
1. Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi.
2. Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması.
Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır. Kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar.”
2. Ana veya babanın yeniden evlenmesi halinde
Madde 349 – “Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir.”
3. Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın yükümlülükleri
Madde 350 – “Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder.
Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır.
Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.”
IV. Durumun değişmesi
Madde 351 – “Durumun değişmesi halinde, çocuğun korunmasına ilişkin önlemlerin yeni koşullara uydurulması gerekir.
Velayetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa hakim, resen ya da ana veya babanın istemi üzerine velayeti geri verir.”
Velayet, kamu düzenine ilişkin olmakla, bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur.
Zira; velayetin anne ya da babaya verilmesi, daha çok çocuğu ilgilendiren, onun menfaatine ilişkin bir husus olup, gerek Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. ve Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6.maddelerinde yer alan hükümler, gerekse velayete ilişkin yasal düzenlemeler karşısında, velayeti düzenlenen çocuğun, idrak çağında olması halinde, kendisini yakından ilgilendiren bu konuda ona danışılması ve görüşünün alınması gerekmektedir.
Çocuğun yüksek çıkarına açıkça aykırı olmadığı takdirde, çocukları ilgilendiren davalarda idrak çağındaki çocuğun görüşüne değer verilmesi gerekir.Ancak, hem tarafların hem çocukların isteği tek başına hakimi bağlamaz.
Velayet konusundaki düzenlemede;
-Çocuğun ana bakım ve şefkatine muhtaç olması
-Çocuğun mevcut ve gelecekteki çıkarları, çocuğun üstün yararı
- Bedeni ve fikri gelişimi için uygun ortam,
-Alıştığı ortamdan uzaklaştırılmaması,
-Çocukların birbirinden ayrılmamasının sağlanması gibi hususlar dikkate alınacaktır.
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/1465,Karar: 2016/2213,Karar T: 10.02.2016 ÖZET: Bu durumda davalı annenin velayet görevini gereği gibi yerine getiremeyeceği anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın kabulü ile küçük ... annede olan velayetinin kaldırılmasına, küçüğe vasi tayini için vesayet makamına (Sulh Hukuk Hakimliğine) ihbarda bulunulmasına karar vermek gerekirken..»
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/3276,Karar: 2016/4135,Karar T: 02.03.2016 ÖZET: Kanun maddelerinde yer alan kurallarda açıklandığı üzere çocukların korunması kamu düzenine ilişkin olup boşanma veya ayrılık vukuunda hakim müşterek çocukların velayet haklarının kullanılması biçimi ile çocuklarla, ana babanın şahsi ilişkilerine dair gerekli düzenlemeleri, oluşturulan kararın bir sonucu olarak ve görevi gereği, re'sen gözetmek zorundadır. Bu kural dikkate alınmadan "çocuğun mutad meskene iadesi nedeniyle” tarafların küçük çocukları ...'nın velayeti hakkında bir düzenleme yapılmamış olması doğru görülmemiştir. (Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Sözleşme m. 14, 16, 19) (2709 S. K. m. 41) (4721 S. K. m. 182, 336, 346, 347, 348, 404) (5717 S. K. m. 12, 13, 14)
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/3412,Karar: 2016/4783,Karar T: 10.03.2016 ÖZET: Anne ve babanın, deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi; ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir. Toplanan deliller yukarıda açıklanan şekilde bir durumun varlığına yeterli olmayıp..
«TMK Madde 183 – “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.”»
Ana veya babanın yeniden evlenmesi halinde / Madde 349 - Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir.
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2013/4764,Karar: 2013/25031,Karar T: 04.11.2013 ÖZET: Velayeti üstlenen anne veya babanın tekrar evlenmiş olması; tek başına velayetin değiştirilmesi için yeterli değildir. Çocuğun menfaati gerektirdiği takdirde, velayet değiştirilebilir. Velayetin değiştirilmesinin çocuğun menfaatine olacağına ilişkin bir delil de mevcut değildir. O halde; velayetin değiştirilmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken; kabulü isabetsiz olmuş, bozmayı gerektirmiştir.
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2013/6570,Karar: 2013/10507,Karar T: 15.04.2013 ÖZET: Davacı annenin daha önce belirlenen yaşam tarzından vazgeçerek muhasebecide çalışmaya başladığı, davalı babanın İzmir ilinde ikamet ettiği, çocuğa ise Gebze'de yaşayan kız kardeşinin baktığı ve anne ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasında zorluk çıkardığı anlaşılmaktadır. Baba kendisine velayet hakkı verilmesine rağmen çocuğu yanına almamış, velayetle ilgili görevlerini yerine getirmemiştir. Türk Medeni Kanununun ilgili madde koşulları oluştuğundan müşterek çocuk A. A.’nın velayet hakkının babadan alınıp, anneye verilmesi gerekirken; bu yönden davanın reddi doğru bulunmamıştır.
4- Çocuk Malları
I. Genel olarak
Madde 352 – “Ana ve baba, velayetleri devam ettiği sürece çocuğun mallarını yönetme hakkına sahip ve bununla yükümlüdürler; kural olarak hesap ve güvence vermezler.”
Ana ve babanın yükümlülüklerini yerine getirmedikleri durumlarda hakim müdahale eder.
II. Evlilik sona erince
Madde 353 – “Evlilik sona erince velayet kendisinde kalan eş, hakime çocuğun malvarlığının dökümünü gösteren bir defter vermek ve bu malvarlığında veya yapılan yatırımlarda gerçekleşen önemli değişiklikleri bildirmek zorundadır. “
B. Kullanma hakkı
Madde 354 – “Ana ve baba, kusurları sebebiyle velayetleri kaldırılmadıkça, çocuğun mallarını kullanabilirler.
C. Gelirlerin sarfı”
Madde 355 – “Ana ve baba, çocuk mallarının gelirlerini öncelikle çocuğun bakımı, yetiştirilmesi ve eğitimi için; hakkaniyete uyduğu ölçüde de aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere sarfedebilirler.
Gelir fazlası, çocuk mallarına katılır.”
I. Önlemler
Madde 360 – “Ana ve baba, çocuğun mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun yeterince özen göstermezlerse hakim, malların korunması için uygun önlemleri alır.
Hakim, özellikle malların yönetimi konusunda talimat verebilir; belirli zamanlarda verilen bilgi ve hesabı yeterli görmezse, malların tevdi edilmesine veya güvence gösterilmesine karar verebilir. “
II. Yönetimin ana ve babadan alınması
Madde 361 – “Çocuğun mallarının tehlikeye düşmesi başka bir şekilde önlenemiyorsa hakim, yönetimin bir kayyıma devredilmesine karar verebilir.
Çocuğun, yönetimi ana ve babaya ait olmayan malları tehlikeye düştüğünde hakim, aynı önlemlerin alınmasını kararlaştırabilir.
Çocuk mallarının gelirlerinin veya bu mallardan ayrılmış belirli miktarların kanuna uygun şekilde sarfedileceğinden kuşku duyulursa hakim, bunların da yönetimini bir kayyıma bırakabilir.”
I. Malların devri
Madde 362 – “Ana ve baba, velayetleri veya yönetim hakları sona erince, çocuğun mallarını, hesabıyla birlikte ergin çocuğa, vasisine veya kayyıma devrederler. “
II. Ana ve babanın sorumluluğu
Madde 363 – “Ana ve baba, çocuk mallarının geri verilmesinde vekil gibi sorumludurlar.
Dürüstlük kuralına uygun olarak başkasına devrettikleri malların yerine sadece aldıkları karşılığı geri vermekle yükümlüdürler.
Kanuna uygun olarak çocuk veya aile için yaptıkları harcamalardan dolayı tazminatla yükümlü tutulmazlar.”
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/4126,Karar: 2016/7637,Karar T: 14.04.2016 «ÖZET: Davacı, yeğeni olan … doğumlu ....annesinin öldüğünü, velayetinin babasında bulunduğunu, velayet sahibi babanın annesinden çocuğa miras kalan malları kullanıp satması nedeniyle çocuk malları hakkında gerekli tedbirlerin alınmasını talep etmiştir. Mahkemece çocuğa annesinden intikal eden veya intikal etmesi gereken tüm mal varlığının gelirleriyle birlikte tespit edilmesi, bu mal varlığının velayet sahibi olan davalı baba tarafından nasıl değerlendirildiğinin, çocuk yararına kullanılıp kullanılmadığının araştırılması, bu hususta işin gereği olan şirketler hukuku, muhasebe ve çocuk mallarının korunması konusunda uzmanlığı olan bilirkişilerden rapor alınması suretiyle velayet hakkını kullanan babanın Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin uygulanmasına Dair Tüzüğün maddesinde açıklandığı üzere çocuk malları hakkında gerekli özeni gösterip göstermediği tespit edilerek, çocuk mallarının korunmasında gerekli özenin gösterilmediğinin belirlenmesi halinde, çocuğa ait olan tüm mal varlığı ile gelirlerinden babanın kişisel mal varlığına aktarmış olduğu kısımların tahsili, mevcut olanların da korunması amacıyla gerekli olduğu takdirde çocuk mallarının ve gelirlerinin kayyıma devri dahil kanunda öngörülen tedbirlerin alınması gerekirken bu hususlar nazara alınmadan eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/3118,Karar: 2016/5242,Karar T: 17.03.2016 «ÖZET: Çocuk mallarının korunmasında gerekli özenin gösterilmediğinin belirlenmesi halinde, taşınmazın bedelinin tahsili ile tüm mal varlığının korunması amacıyla gerekli olduğu takdirde çocuk mallarının ve gelirlerinin kayyıma devri dahil kanunda öngörülen tedbirlerin alınması gerekirken bu hususlar nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2010/17939,Karar: 2011/5497,Karar T: 29.03.2011 ÖZET: Ana ve babanın çocuğun mallarını yönetmekte her ne sebeple olursa olsun yeterince özen göstermemeleri durumu mevcut olmadıkça, hakim, çocuk mallarının korunması konusunda ana ve babanın yönetme hakkına müdahale edemez ve bu sonucu doğuracak bir karar veremez. Velayet hakkına sahip olan annenin çocuğun mallarını yönetmekte yeterli özeni göstermediği iddia ve ispat edilmemişken, annenin kanundan doğan yönetim hakkını sınırlayacak müdahale niteliğinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
B) ÇOCUK İLE KİŞİSEL İLİŞKİ
Ana ve baba ile
1. Kural
Madde 323 – “Ana ve babadan her biri, velayeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir.”
2. Sınırları
Madde 324 – “Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür.
Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa, kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir.
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 30.11.2021 RG NO: 31675 KANUN NO: 7343/38)
Velayet kendisine bırakılan ana veya baba, kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerini yerine getirmezse çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayet değiştirilebilir. Bu husus kişisel ilişki kurulmasına dair kararda taraflara ihtar edilir.”
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/11968,Karar: 2016/11699,Karar T:14.06.2016 «ÖZET: Mahkemece, babanın ihmali davranışları da dikkate alınarak çocukla baba arasında daha önce kurulan kişisel ilişkinin makul şekilde sınırlandırılması suretiyle yeniden kişisel ilişki düzenlemesi yapılması gerekirken, çocukla baba arasındaki bağın tamamen koparılması ve çocuğun babasına yabancılaşması sonucunu doğuracak şekilde kişisel ilişkinin tamamen kaldırılması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas:2014/17934,Karar:2015/2505,Karar T:23.02.2015 «ÖZET: Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını yasada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler yada diğer sebepler varsa hakim tarafından kişisel ilişki kurma hakkı reddedilebilir veya kendilerinden alınabilir. Davalının öngörülen şekilde bir davranışı gerçekleşmediği halde, çocukların yaşları ve anne bakım ve şefkatine muhtaç oldukları gerekçesiyle, küçükler R. ve Z. ile davalı babası arasında “ bu aşamada kişisel ilişki kurulmasına yer olmadığına ” şeklinde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Sinerji Mevzuat
T.C. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu,Esas: 2012/2-799,Karar:2013/389,Karar T:20.03.2013 «ÖZET: Mahkemece, velayeti davalı-karşı davacı annede bulunan 7.12.2005 doğumlu M. ile davacı-karşı davalı baba arasında her hafta sonu Cumartesi günü saat 09.00'dan Pazar günü saat 18.00'e kadar kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş olması, küçüğün yaşı, eğitimini, bedeni ve fikri gelişimini olumsuz yönde etkileyeceğinden doğru değildir. Öte yandan, yukarıda belirtildiği üzere, çocuğun yurtdışına çıkarılmasının yasaklanması; yabancı uyruklu olduğu anlaşılan davalı-karşı davacı annenin velayet görevini yerine getirmesine engel oluşturacağı gibi, çocuğun seyahat özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuracağı da aşikârdır. Tüm bu açıklamalar karşısında, yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da yukarıdaki ilave gerekçelerle benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Sinerji Mevzuat veİçtihat Programı
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas:2010/4534,Karar:2010/11794,Karar T:15.06.2010 «ÖZET: Olayda, çocuklarla baba arasında ayda iki hafta gibi uzunca bir süre kişisel ilişki kurulması çocukların eğitim ve öğrenimini olumsuz yönde etkileyecek nitelikte olduğu gibi annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesini engellemektedir. Eğitim ve öğrenim hayatlarını olumsuz yönde etkilemeyecek şekilde her ayın belirli hafta sonlarında, dini bayramların belirli günlerinde, sömestr tatilinin bir bölümünde, yaz tatilinde belirli bir ayda baba ile müşterek çocukları arasında daha uygun sürelerle kişisel ilişki kurulması gerekir. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
II. Üçüncü kişiler ile
Madde 325 – “Olağanüstü haller mevcutsa, çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı diğer kişilere, özellikle hısımlarına da tanınabilir.
Ana ve baba için öngörülen sınırlamalar üçüncü kişiler için kıyas yoluyla uygulanır.”
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/11823,Karar: 2016/11701,Karar T: 14.06.2016 ÖZET: O halde, daha kısa sürelerle ve infaza elverişli kişisel ilişki tesisi gerekirken, aksi şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış, bozmayı gerektirmiştir. Sinerji Mevzuat ve İçtihat
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2012/2698,Karar: 2012/22458,Karar Tarihi: 25.09.2012 «ÖZET: Olayda, davacı, davalılarca birlikte evlat edinilen 21.12.2002 doğumlu küçük E.in öz annesidir. Aralarında birinci derecede ilişkisi vardır. Mahkemenin talebiyle uzmanlarca düzenlenen sosyal inceleme raporunda; çocuğun gerçek annesini bildiği, annesiyle ilişkisinin koparılmasının küçük üzerinde olumsuz etki doğuracağı, kişisel ilişki kurulmasının gelişimine katkı sağlayacağı bildirilmiştir. Dosyada, küçüğün öz annesiyle kişisel ilişkisinin, onun yüksek yararına aykırı düşeceğine ilişkin ciddi sebep ve olgu bulunmamaktadır. Davacı, çocuğunun davalılarca evlat edinildiğini, küçük de annesini bildiğine göre, davacı bakımından artık evlatlıkla ilgili kayıtların gizliliğinden de artık söz edilemez. O halde, isteğin kabulü ile davacı ile davalıların evlatlığı küçük E. arasında uygun sürelerle kişisel ilişki tesisi gerekirken, davanın reddi doğru bulunmamıştır. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2010/1005,Karar: 2010/11852,Karar T: 15.06.2010 «ÖZET: Davacı büyükbaba ile torunu arasındaki kişisel ilişkinin çocuğun annesinin adresinde ve onun gözetiminde tesisi, bundan beklenen amaca aykırıdır. Annenin adresinde ve onun da hazır bulunması suretiyle kişisel ilişki tesisi isabetsizdir. Ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmez. Sinerji Mevzuat
T.C. YARGITAY 2.Hukuk Dairesi,Esas: 2009/11368,Karar: 2010/1720,Karar T: 04.02.2010 «ÖZET: Velayet ve kişisel ilişki tesisine ait davalar kamu düzeniyle ilgili olduğundan, tarafların beyan ve kabulleri tek başına sonuç doğurmaz. Yasa gereğince, olağanüstü haller mevcutsa çocuğun menfaatine uygun düştüğü ölçüde çocuk ile kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı sair kişilere özellikle hısımlarına da tanınabilir.
Yetki
III. Yetki
Madde 326 – “Kişisel ilişki kurulmasıyla ilgili bütün düzenlemelerde çocuğun oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir.
Boşanmaya ve evlilik birliğinin korunmasına ilişkin yetki kuralları saklıdır.
Çocuk ile kişisel ilişkiye yönelik bir düzenleme yapılıncaya kadar, velayet hakkına sahip veya çocuk kendisine bırakılmış kişinin rızası dışında kişisel ilişki kurulamaz.”
«Boşanma Davasında Kişisel İlişki Tesisi
TMK Madde 182 – “Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 30.11.2021 RG NO: 31675 KANUN NO: 7343/37)
Mahkeme, kararında kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayetin değiştirilebileceğini ihtar eder.
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
Hakim, istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”
Md. 182 gereği“Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur.”
Kişisel ilişki düzenlenirken, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulacak olup, çocuğun gelişimi ve üstün çıkarları dikkate alınacak ve kişisel ilişki velayetin kullanılmasını engellemeyecek şekilde düzenlenecektir.»
C) NAFAKA
Çocukların bakım ve eğitim giderlerini karşılama
I. Kapsamı
Madde 327 – “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.
Ana ve baba, yoksul oldukları veya çocuğun özel durumu olağanüstü harcamalar yapılmasını gerektirdiği takdirde ya da olağan dışı herhangi bir sebebin varlığı halinde, hakimin izniyle çocuğun mallarından onun bakım ve eğitimine yetecek belli bir miktar sarfedebilirler. “
II. Süresi
Madde 328 – “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder.
Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.”
İştirak Nafakası / Tedbir Nafakası
III. Dava hakkı
Madde 329 – “Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir.
Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hallerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir. Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.”
Boşanmada İştirak Nafakası / TMK Md. 182 / 2-3 gereği “Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.
Hakim, istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”
Nafaka miktarının takdiri
IV. Nafaka miktarının takdiri
Madde 330 – “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur.
Nafaka her ay peşin olarak ödenir.
Hakim istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”
T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/6285,Karar: 2016/9616,Karar T: 21.06.2016 ÖZET: Tarafların tespit edilen sosyal ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, ekonomik göstergelerdeki değişim dikkate alındığında, mahkemece; TMK.nun maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun nafaka artışına hükmedilmesi ve bu suretle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile düşük nafaka artışına karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/1230,Karar: 2016/9122,Karar T: 07.06.2016 ÖZET: Nafakaya dair taleplerin kabulünde, dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere karar verilmesi gerekirken,. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/5595,Karar: 2016/9894,Karar T: 23.06.2016 ÖZET: Somut olayda, davalı taraf, müşterek çocuğun tüm ihtiyaçlarını tek başına kendisini karşıladığını ve müşterek çocuğun 01.04.2010 tarihinden bugüne kadar fiilen kendisi ile yaşadığını iddia etmektedir. O halde mahkemece, müşterek çocuk ..........'in hangi tarihten itibaren, fiilen kimin yanında kaldığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; bu husus bozmayı gerektirmiştir. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/6054,Karar: 2016/6054,Karar T: 20.06.2016 ÖZET: Mahkemece; 4721 sayılı TMK’nun 328/1.maddesi uyarınca iştirak nafakasının müşterek çocuk Z.'in ergin olması ile birlikte kendiliğinden sona erdiğinden, davacının müşterek çocuk Z. için iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçe gösterilerek davanın reddi şeklinde hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi,Esas: 2015/4648,Karar: 2015/13921,Karar T: 10.09.2015 ÖZET: Tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, müşterek çocukların yaşı ve ihtiyaçları, iştirak nafakasına hükmedilen tarih ile bu davanın açıldığı tarih arasındaki süre nazara alındığında; mahkemece takdir edilen iştirak nafakası azdır. O halde, davalı babanın tespit edilen geliri ile orantılı olacak şekilde TMK.nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Boşanmada Tedbir Nafakası
TMK 185/2-3 md.“Eşler, bu birliğin mutluluğunu elbirliğiyle sağlamak ve çocukların bakımına, eğitim ve gözetimine beraberce özen göstermekle yükümlüdürler.
Eşler birlikte yaşamak, birbirine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.”
TMK 186/3md.“Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar.”, TMK md.169“Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır.”, TMK md.182 “Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.
Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır…”
Geçici önlemler
1. Genel olarak
Madde 332 – “Nafaka davası açılınca hakim, davacının istemi üzerine dava süresince gerekli olan önlemleri alır.
Soybağı tespit edilirse, davalının, uygun nafaka miktarını depo etmesine veya geçici olarak ödemesine karar verilebilir.”
2. Babalığın tespitinden önce
Madde 333 – “Babalık davası ile birlikte nafaka istenir ve hakim, babalık olasılığını kuvvetli bulursa, hükümden önce çocuğun ihtiyaçları için uygun bir nafakaya karar verebilir.”
VII. Güvence verilmesi
Madde 334 – “Ana ve baba nafaka yükümlülüklerini sürekli olarak ve ısrarla yerine getirmezlerse ya da kaçma hazırlığı içinde bulundukları, mallarını gelişigüzel harcadıkları veya heba ettikleri kabul edilebilirse hakim, gelecekteki nafaka yükümlülüklerine ilişkin olarak uygun bir güvencenin sağlanmasına veya gerektiğinde diğer önlemlerin alınmasına karar verebilir.”
Nafakanın Artırılması Veya Azaltılması
Nafakanın, artırılması, kaldırılması veya yeniden belirlenmesine dair düzenlemeler
V. Durumun değişmesi
Madde 331 – “Durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.”
T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi,Esas:2016/6813,Karar:2016/9865,Karar T:23.06.2016 «ÖZET: Nafaka miktarının yeniden belirlenmesi için aradan uzunca bir zamanın geçmesi gerekli olmayıp, tarafların gelirlerinde veya küçüklerin ihtiyaçlarında artış olması halinde her zaman artırım istemi ile dava açılabilir. Somut olayda; önceki nafaka takdiri ile bu dava arasındaki geçen süre içerisinde, küçüğün ihtiyaçlarında artış olduğu, paranın satın alma gücünün nispi de olsa azaldığı bir gerçektir. O halde mahkemece; tarafların ekonomik durumları, küçüğün ihtiyaçları ve paranın satın alma gücü birlikte değerlendirilerek hakkaniyete uygun bir miktarda arttırıma karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Nafaka Yükümlülüğü/ Yardım Nafakası
A. Nafaka yükümlüleri
Madde 364 –“ Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür.
Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.”
B. Dava hakkı
Madde 365 –“ Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır.
Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.
Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hakim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir.
Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmi veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir.
Hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.”
T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/6170,Karar: 2016/10139,Karar T: 27.06.2016 «YARDIM NAFAKASI DAVASI « ÖZET: Nafakanın niteliği, aynı nitelikteki bozma ilamı, davalı babanın gelir durumu, davacının ihtiyaçları, yıllık eğitim ücreti nazara alındığında, hükmedilen nafaka miktarının az olduğu, davacının zaruri ihtiyaçlarını karşılamayacağı kanaatine varıldığı, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülerek, daha yüksek oranda nafaka takdiri için hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/5634,Karar: 2016/9813,Karar T: 23.06.2016 «ÖZET: Dava konusu alacağa konu yardım nafakası, Türk Medeni Kanununun İkinci Kitap,İkinci Kısım, İkinci Bölümünde düzenlenmiş olup, bu niteliği itibariyle uyuşmazlığın “Aile Hukukuna” ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu alacak, Aile Hukukundan doğduğuna göre açılan bu davanın, 4787 sayılı Yasanın 4.maddesi gereğince Aile Mahkemesinde bakılması gerekmektedir. Görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, davanın her aşamasında mahkemece re'sen gözetilmesi gerekir.
T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/5899,Karar: 2016/10153,Karar T: 27.06.2016 «YARDIM NAFAKASININ ARTIRIMI DAVASI «ÖZET: Mahkemece; tarafların gerçekleşen ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği, davalının gelir durumu, davacının ihtiyaçları, dava dışı babanın davacının giderlerini karşılaması yanında velayeti davalıda olan diğer ortak çocuk Ece için iştirak nafakası ödüyor oluşu, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, TMK. nun maddesinde düzenlenen hakkaniyet ilkesi de göz önüne alınarak davacı yararına uygun bir yardım nafakasına hükmedilmelidir. Mahkemece, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşürülerek, hüküm oluşturulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
T.C. YARGITAY 3.Hukuk Dairesi,Esas: 2016/5014,Karar: 2016/9017,Karar T: 06.06.2016 NAFAKANIN YILLIK ARTIŞINA ÜFE ORANINDA HÜKMEDİLMESİ GEREĞİ ÖZET: Hükmedilen nafakanın yıllık artış oranına ilişkin yerleşmiş Yargıtay uygulamaları gözönünde bulundurularak "ÜFE" oranında hükmedilmesi gerekirken "TEFE-TÜFE" oranında artırılmasına karar verilmesi doğru değilse de; bu konunun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekir.
C. Korunmaya muhtaç kişiler
Madde 366 – “Korunmaya muhtaç kişilerin bakımı, bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. Bu kurumlar, yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlardan isteyebilirler.”
II. Sorumluluk
Madde 369 – “Ev başkanı, ev halkından olan küçüğün, kısıtlının, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan kişinin verdiği zarardan, alışılmış şekilde durum ve koşulların gerektirdiği dikkatle onu gözetim altında bulundurduğunu veya bu dikkat ve özeni gösterseydi dahi zararın meydana gelmesini engelleyemeyeceğini ispat etmedikçe sorumludur.
Ev başkanı, ev halkından akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunanların kendilerini ya da başkalarını tehlikeye veya zarara düşürmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.
Zorunluluk halinde gerekli önlemlerin alınmasını yetkili makamdan ister.”
T.C. YARGITAY 20.Hukuk Dairesi,Esas:2015/12094,Karar: 2015/10971,Karar T:11.11.2015 «ÖZET: Dava yasal erginlik yaşına ulaşmamış küçüğün haksız eylemi nedeniyle TMK'nın 369. maddesi uyarınca ev başkanının da sorumluluğuna dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, bu davalara bakmakla aile mahkemesi görevli ise de, dava suç ve dava tarihi itibariyle ergin olan davalı M.. M.. ve Ö.. K..a karşı açılan dava ile birlikte açıldığından uyuşmazlığın, asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Av.Ünzile Kuru